Aşağıda Türkçe özetini sunmuş olduğumuz makale 4 Ağustos 2012 tarihinde The Washington Post gazetesinin internet sitesinde yayınlanmış olup Colbert I. King imzasını taşımaktadır.
Yetiştirilme tarzımla, okulda gördüklerimle, 1968 yılında Dachau konsantrasyon kampında öğrendiklerimle öğrendim ki Holokost 20. Yüzyılın en korkunç olayıdır.
Malesef bu hakaret ve korku uyandiran nefret söylemini tekrarlayan hükümetler olmasina karsin dunyada bunu duyan ve yüzünü öteki yöne çeviren devletler mevcut.
Tabii ki Nazi Almanyası'ndan bu yana en fazla antisemitizm yapan İran lideri ve buna ses çıkarmayan , üstünkörü cevaplar veren dünya liderlerinden bahsediyorum.
Bunu kölelerin torunu, ırkçılığa maruz kalmış, hayatı Jim Crow tarafından cehenneme çevrilmiş , rengi yüzünden adaletsizliklere uğramış biri olarak söylüyorum. Ne yazık ki çocuklarıma, torunlarıma ten renklerinin bir leke, bir suç gibi görülmediği bir Amerika bırakamıyacağım.
Kalbimin derinliklerinde biliyorum ki bu bağnazlık ve nefrete maruz kalan tek biz değiliz.İran; İsrail denen Bu toprak parçası için büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu Son 70 yılda Yahudiler için gün ışığına çıkmış en buyuk tehlıkedır.Sonuçta ben bir Yahudi değilim, annem bir Yahudi değil ,Yahudi inancına göre yetiştirilmedim, Yahudilikle ilgili bir eğitimi almadım. Her ne kadar Adam Garfinkle inanamasa da dünayaya Yahudi gözüyle bakabiliyorum, Yahudi hassasiyetini anlayabiliyorum.
Fakat hatırlama yetim var ve hatırlıyorum. Yahudi olmayan bir kişi olarak da anti-semitizmi nerede görsem tanırım. İran hükümeti en az Nazi Almanya'sı kadar Yahudi karşıtı.
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ı dinleyin Hitleri duyacaksınız. Örneğin Ahmedinecad'ın Tahran'da bazı ülkelerin Büyükelçilerine yönelik yapmış olduğu konuşmaya bir bakın;
"Korkunç bir Siyonist zümre 400 senedir dünya meselelerini yönetiyor. Siyaset, medya, finans ve bankacılık gibi büyük güç odaklarının ardındaki karar verici konumundalar. O kadar ki, devasa bir ekonomiye ve 300 milyondan fazla bir nüfusa sahip büyük bir gücün Başkanlık adayı bile seçimlerde zafer elde edebilmek adına gidip siyonistlerin ayaklarının altını öpmek zorunda."
Ve bir de şuna bir göz atın; "Siyonist rejim aynı anda hem, Siyonizmin dünya üzerindeki hegemonyasının sembolü hem de baskıcı güçlerin bölgede ve dünyada hegemonyalarını genişletmelerinin bir aracı."
Ahmedinecad'ın İsrail'in yok olması çağrısında bulunması Hitler'in Yahudilerin yok edilmesi çağrısını andırıyor; "Bu dünyada özgürlük ve adaleti savunan herkes Siyonist rejimin yıkılması için elinden gelen herşeyi yapmalı ki dünyada adalet ve özgürlüğün önü açılabilsin.
Ahmedinecad bu açıklamalarıyla, bu sene Yahudilerden nefretin standartlarını belirlemiş olan Cumhurbaşkan Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi'ye yetişmeye çalışıyor. BM'nin düzenlemiş olduğu bu senenin Haziran ayındaki yasa dışı uyuşturucu ticareti konferansında konuşan Rahimi , New York Times'ın haberine göre, Talmud'un "Yahudilere karşı çıkan herkesin öldürülmesini emrettiğini" söylemişti.
Rahimi "Siyonistler uyuşturucu ticaretini ellerinde bulunduruyorlar" demiş ve jinekologların Siyonistlerin emirleriyle siyahi bebekleri öldürdüklerini ve 1917 Bolşevik Devrimi'nin Yahudiler tarafından başlatıldığını sözlerine eklemişti.
Bu sene uluslararası kamuoyunun odak noktası İran'ın nükleer silah sahibi olması ve bunun İsrail'e yönelik yarattığı güvenlik tehdidi. Fakat bu aslında çok dar bir bakış açısı.
Bu, İran destekli Anti-semitizmin gözden kaçmasına sebep oluyor. İran'ın dar kafalılığı küresel boyutlarda. Ve bu, dünyanın geri kalanına yönelik ahlaki bir meydan okuma da ortaya çıkartıyor.
20.yy'nin en büyük kıyımını durdurmadık. Peki ya bir sonraki?
Başkan Obama her zaman İsrail'in yanında yer alacağını söyledi, Mitt Romney'de aynı şeyi belirtti. Peki ya dünyanın geri kalanı?
İran Yahudileri öldürmek için diğer devletlerin eğemenlik haklarını ihlal ediyor.
Yahudilere karşı Bulgaristan, Hindistan, Tayland ve Gürcistan'da meydana gelen saldırılar İran'ın parmak izlerini taşıyor. İran tehdidinin sadece İsrail'i yönelik olduğunu iddia etmek gerçeği görmezden gelmek anlamını taşıyor.
Eğer "bir daha asla" sözünün içerisini dolduracaksak 21.yy'nin potansiyel soykırımını önlemeye hazırmıyız?