Burası artık eski Mısır değil. Burası artık eski Mısır sınırı da değil. Barış anşlaşması ölmek üzere ve bizde artık düşünce biçimimizi değiştirmeye başlasak iyi ederiz. Sina Yarımadası dünyadaki en büyük suç karteli tarafından kontrol edilen bir bölgeye dönüşmüş durumda. Yeni Başkanının kontrolünde olan “İkinci Mısır Cumhuriyeti” İisrail ve Mısır arasında var olan gerginliği kullanmaya çalışacaktır.
Bu olay hemen gerçekleşmeyebilir ancak yinede, Mübarek zamanında da bu bölgeden kaynaklanan saldırılara maruz kalıyorduk gibi söylemlerle kendimizi kandırmayı bir kenara bırakmalıyız. İsrail’in güney sınırının artık düşman bir sınır olduğunu idrak etmemiz gerekiyor. İslamcı bir Cumhurbaşkanına sahip bir Mısır’ın İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştireceği hava operasyonları kabul etmesine imkan yok. Morsi’nin iktidara gelmesinden sonra, İsrail’in Gazze’ye yönelik ilk hava saldırısında Mısır ile İsrail arasındaki resmi ilişkilerin sonu gelecek demektir.
Bu durum İsrail’deki Mısır ile ilişkilerden sorumlu olan güvenlik uzmanlarını da endişelendiriyor. Bu kişiler sürekli olarak çok hasas bir alanda ilişkileri yürütüyor ve uluslararası aktörlerin bu ilişkinin bozulmasını önleyeceklerini ummaya devam ediyorlar. Fakat bu kişilerin kırmamak için uğraş verdikleri yumurtalar, birer birer kırılmaya başlıyor. Son seçimlerde Sinay bölgesinin kuzey bölümleri İslamcı aday olan Morsi’ye oy verirken, turizm sektörünün yoğun olduğu güney bölgeleri laik aday Shafiq’e oy verdi. Ancak bu durum slat bir muhafazakar ve laik bölünmesiyle açıklanabilecek bir durum değil. Sinay’ın kuzey ve orta bölümleri Bedevi kabileleri tarafından kontrol ediliyor ve bu bölgeler son senelerde ciddi bir suç karteline dönüşmüş durumdalar.
Küçük bir ücret karşılığında gerek İsrail gerekse Mısır’a saldırı düzenleyebildikleri gibi, bu bölgedeki bedeviler silah, mal ve insan kaçakçılığında da son derece akt if bir rol oynuyorlar. Bu suç karteli Mısır topraklarında olduğundan dolayı bir dokunulmazlık zırhına bürünmüş durumda. İsrail’in, Mısır’ın eğemenliğini ihlal ederek bu kartele müdahalede bulunması mümkün değil. Mısır bunla mücadele etmeye çalışyor. Hatta, bu kartelin varlığından rahatsız olan Hamas bile Mısır ile ortak olarak bu kartele karşı işbirliği yapıyor. Ancak Mısır’ın bu uzak bölgedeki kartel ile mücadele edebilecek yeterli yatırımı yapmaya niyeti yok çünkü zaten Mısırın merkezinde halen anarşi hüküm sürmekte.
Pazartesi günü meydana gelen terör saldırısı Ağustos 2012′de gerçekleşen terör saldırısını andırıyor. O dönemde saldırıyı gerçekleştiren, Sinay’da yaşayan ve Gazze’deki Halkçı Direniş Komitesi tarafından kullanılmış olan Mısırlı paralı askerlerdi. Bu seferki saldırıyı gerçekleştirenler ise Sinay’da yaşayan Filistinliler, Bedeviler ya da küresel Cihad zincirinin üyeleri olabilir. Fakat önemli olan nokta ise bunların bir şekilde bu suç karteli ile bağlantılı olmasıdır. Bir tek şey ise son derece açık; bu saldıryı kim gerçekleştirdiyse gerçekleştirsin, yapmak istediği şey sınırı alevlendirmek. Böyle bir durumun ortaya çıkmasında ne Hamas’ın ne de Mısır’ın bir çıkarı var.